30 Ocak 2013 Çarşamba

Fıccın

Beyoğlu'na gittiğinde ev yemeği yemek hatta Çerkez lezzetlerinin tadına bakmak isteyenler için bir lokanta, Fıccın. İstiklal Caddesinde Kallavi sokakta bulunan Fıccın'ın müdavimleri çok fazlaymış hatta Sezen Aksu'nun bile Fıccın müdavimleri olduğundan bahsediliyor.


Biz gittiğimiz de kıymalı Çerkez Mantısı yedik. Fıccın, mantı konusunda Hürriyet Gazetesi tarafından yapılan listede ilk 10'da yer almış. 



Ben mantısını çok sevmedim, belkide ilk defa Çerkez Mantısı yediğim için olabilir. Ama alternatif olarak gidilebilir.


Fiyatlar uygundu. Kıymalı Çerkez Mantısı 10 tl. 

Fıccın Adres
Kallavi Sokak No: 13/1- 7/1 Beyoğlu / İstanbul
Telefon: 0212 245 48 58

28 Ocak 2013 Pazartesi

Çınaraltı

İstanbullular çok iyi bilirler Çınaraltı'nı. İstanbullu olmayanlar ise Süper Baba dizisinden bilirler Çınaraltı'nı. Çengelköy denilince akla gelir Çınaraltı. Muhteşem manzara karşısında çay içmek için kalkıp bir çok yerden geliyor Çınaraltı müdavimleri. 


Bu manzara için gelinir tabi ki.


Çınaraltı'nı bu şekilde sakin bulmak kolay değil. Haftasonları oturacak yer bulunamayan bir çay bahçesi Çınaraltı.


Çınaraltı'na yiyecek getirmek serbest ama çayınız Çınaraltından alınacak. Çınaraltının yanında ki börekçilerden, pastanelerden istediğinizi alıp, sevdiklerinizle manzaranın ve çayın keyfini çıkartabilirsiniz.


Çınaraltı demek çay demek börek demek hoş sohbet demek. 24 saat açık olan bu çay bahçesine günün her saati gidebilirsiniz. Biz Nazlı ile keyfimiz olmadığı geceler bile taksiye binip Çengelköye, Çınaraltına gidiyoruz.
(fotoğraftakiler biz değiliz)


Fiyatlara gelirsek küçük çay 1,5 tl büyük çay 3 tl. Börek olsun çekirdek olsun onlar sizden veya Çengelköy'de ki dükkanlardan alabilirsiniz. Şanslı biri iseniz güzel bir masa bulabilirsiniz. 

Çınaraltı Adres;

Çengelköy Caddesi Çınarlı Cami Sokak No:4 Üsküdar / İstanbul

26 Ocak 2013 Cumartesi

Mardin'de Nereyi Gezmeli?

Mardin gezisinin olmazsa olmazı Mardin evlerini, sokaklarını gezmektir. Tarihi, mimari ve sanatsal açıdan harikalar diyarı olan Mardin'i sokaklarında yürüyerek gezmek son derece keyifli ve ilginç. Daracık sokaklarda ki evleri yakından incelemek, Mardin Çarşısını gezmek lazım.




Mardin'de ilginç bir uygulama var, şehirde ki sokaklar çok dar olduğu için belediyenin kadrolu eşekleri, çöp toplamaktadırlar. Sigortaları, maaşları olan bu eşeklerin belediyenin kadrolu elemanı olması bize çok ilginç geldi.


Mardin bir çok farklı dine mensup insanların bir arada yaşadığı bir şehir olmuştur yıllarca. Bundan dolayı tarihi camiler, kiliseler, manastırlar, türbeler ve benzeri dini eserlere sahiptir. Bunların bazılarından bahsedeceğim. 


Her şehrin Ulu Camisi vardır. Mardin'de ki Ulu Cami de tarihi bir cami olmakla birlikte şehrin en eski ve önemli camilerinden biridir. Diğer bir adı ise Cami-i Kebir'dir. 




Mardin'de şehrin içinde olan Zinciriye Medresesi, tepenin yüksek bir yerine yapılmış. Bu kadar yükseğe yapılmasının asıl sebebi rasathane olarakta kullanılmasıdır. 




Bir diğer medrese ise Kasımiye Medresesidir.Artuklu döneminin, bölgede ki son eserlerinden biridir. İki katlı olarak yapılmış bu medrese aynı zamanda cami ve türbe ile külliyedir. Her iki medresenin içerisindeki bahçede küçük bir havuz olmaktadır. Bu havuz yaşamı temsil eder. Daha ayrıntılı açıklamak gerekirse buna eyvan deniyor. Eyvanda ki akan su insanın hayatını temsili olarak gösteriyor. Anne rahminden,çocukluk,gençlik, yaşlılık ve ölümü temsil eden bu bölmeciklerin her birinin şekli farklıdır.




Deyrülzeferan Manastırı, Mardin'de ki tarihi manastırlardan biridir. Süryani Kadim cemaatinin dini merkezi olan Deyrülzeferan Manastırı günümüzde de manastır olarak kullanılmaktadır. 




Diğer bir manastır ise, Mor Gabriel Manastırı. Bu manastır da Süryani Kadim cemaati için büyük önem taşıyan bir manastır ve günümüzde etkin bir ibadet mekanıdır. 



 

Mardin'e kadar gelmişken Dara'ya uğramadan gitmek olmaz. Dara Antik bir kenttir. Mardin'e 30 km uzaklıkta ki Oğuz köyünde yer almaktadır. Mezopotamya bölgesinin önemli kentlerinden biridir. Güneydoğu Anadolu bölgesinin Efes'i kabul edilir.


Diğer bir durak ise Hasankeyf olmalıdır, tabi eğer sular altında kalmadıysa. Hasankeyf'i kurtarmak için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Ama son durum hakkında kesin bir bilgim yok. Hasankeyf çok değerli bir tarihi mirastır. Hasankeyf Kalesine ufak bir ücret karşılığında gezebilirsiniz. Tepeden Dicle Nehri'nin enfes bir manzarası var ki görülmeye değer.


Bir diğer gezilmesi gereken yer ise Midyat. Midyat evleri itibariyle Mardin'e çok benzemektedir. Bu ilçe genelde kadınların ilgisini çekmektedir. Bunun ilk nedeni Sıla Dizisinin bir kısmının Midyat'da çekilmesi. İkinci nedeni ise gümüşçülük, telkari konusunda Midyat'da ki ustaların şanı Türkiye'nin her bir yanına yayılmasıdır. 


25 Ocak 2013 Cuma

Hasankeyf

Ilısu Barajı yapımından dolayı Hasankeyf sular altında kalacak diye konuşulurken, sular altında kalmadan gittim, gördüm. Hasankeyf benim için çok farklı çünkü çok sevgili arkadaşlarım benim için orada sürpriz doğum günü yaptılar. Normalde sürprizleri anlarım ama bu defa gezinin heycanından ve telaşından olsa gerek hiçbir şey sezmedim. 

Hasankeyf'e dönecek olursak iki tarafını Dicle Nehri'nin ayırdığı bir ilçedir. Antik bir kent olan Hasankeyf'in kocaman bir kaleye sahip. Bu kaleden manzara bir harika. Kaleye doğru giderken Hasankeyf çarşısının içinden geçtik, güzel çok çeşitli hediyelik eşyalar vardı. 









Midyat


Midyat için Mardin'in minyatürü diyebiliriz. Evler ve sokaklar Mardin'e çok benzemektedir. Mardin'de ki gibi Midyat'da da Araplar, Süryaniler,Kürtler ve Türkler birlikte yaşamaktadırlar. 



Midyat denilince akla gelen iki şey vardır. Biri telkari ustaları diğeri ise Sıla dizisi gibi bazı dizilerinin çekildiği konak olan Devlet Konuk Evi. Devlet Konuk Evi, midyat taşının işlemesinden yapılmış çok şık bir konak.Günümüzde turistlerin ziyaretine açık. Girişte ufak bir ücret vererek gezebilirsiniz.







Sıla dizisinde Sıla'nın meşhur yatak odasıymış.




Midyat'a çok yakın en eski ve günümüzde hala faaliyet gösteren Süryani Kadim cemaatinin kilisesi olan Mor Gabriel Manastırı da bölgenin turist çeken bir başka yapısıdır. 




Midyat'da ki Kuyumcular Çarşısından telkari ustalarının özenle elleriyle işledikleri telkarilerden alabilirsiniz. Telkarilerin ve diğer gümüşlerin fiyatları çok uygundu. 




Dara Antik Kent

Mardin gezimiz sırasında Mardin'e 30 km uzaklığında olan Dara Antik Kent'e gittik. Dara Güneydoğu Bölgesinin Efes'i olarak kabul edilir. M.Ö500'lü yıllarda inşa edilmiş olan bu şehir görülmeye değer yerlerden biri. Dara'da kilise,depo,yerin derinliklerine kazılmış zindanlar, su sarnıcı,köprü ve değirmen milattan önceki yıllardan günümüze kadar kalmış.
Bu küçük belde de yaşayan yerli halk turistlere alışıklar. Birbirinden sıcakkanlı çocuklar araçtan iner inmez etrafımızı sardı. Dahası bu kentin sırları hala çözülebilmiş değil, kazı çalışmaları devam ediyor.






Mardin'li Çocuklar yazısında da Dara'da yaşayan ufaklıklara yer vermiştim. O kadar sevimlilerdi ki ve bize bölgeye dair efsaneleri anlattılar. 

22 Ocak 2013 Salı

Mardin'de Ne Yenir

Mardin'de her öğün et yiyebilirsiniz. Biz 3 gün Mardin 2 gün Diyarbakır gezimizde o kadar çok et yemiştik ki hem kilo almıştık hem de İstanbul'a döndüğümüz bir hafta boyunca sebze yemekleri yemiştik. 

Eğer Mardin'e tur ile gidecekseniz rehberinizin götürdüğü anlaşmalı lokantalarda yemek yiyeceğiniz için belli bir lokanta adı vermek istemiyorum. Sonuçta turlar bölgenin beğenilen lokantalarıyla anlaşıyorlar. 


Hem Mardin'de hem Diyarbakır'da et bir harika ama genel olarak yağlı, bize saç tavayı önerdiler daha az yağlı olduğu için ama çok ama çok lezzetliydi. 


Masayı öyle çok mezeler ile donatıyorlar ki sadece mezeler ile insan doyabilir. Bu da Mardin'e özgü bir mezeydi. 


Midyat'a gittiğimizde öğle yemeğinde Mardin Tabağı ikram edildi. Mardin tabağında Mardin'e özgü çeşitli yemeklerden tadımlık miktarda var. Mardin tabağında pilav üstü kavurma, sembusek, etli ekmek, ırok (içli köfte) bulunur. Ben yine de saç tavayı öneririm.


Gezimiz sırasında Beyaz Su adlı bir nehir kenarında balık yemiştik. Güzel bir değişiklik olmuştu beyaz et. Manzarada güzeldi. Yemek yerken yanımızda nehrin akması falan gerçekten dinlendiriciydi. (:


Kahvaltı söz konusu olunca Diyarbakır Kahvaltısı'ndan iyisi yok sanırım. Mardin'de bile bizi Diyarbakır Kahvaltısı yapan bir yere götürdüler, inan kuş sütü eksik tanımı çok doğruydu. Otelimizde ki kahvaltıdan çok çok daha iyiydi. Diyarbakır'da Hasanpaşa Han'ında öyle güzel bir kahvaltı yaptık ki tadı hala damağımda. Ona dair fotoğraf çok üzgünüm ki elimde yok ama aklınızda bulunsun, Diyarbakır'a yolunuz düşerse Hasanpaşa Han'ında kahvaltı yapmalısınız.